Hava Durumu

İklim Kanunu: Gerçek Çözüm mü, Sadece Bir Kılıf mı?”

Yazının Giriş Tarihi: 05.07.2025 20:44
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.07.2025 20:54

“İklim Kanunu Olmalı mı, Yoksa Olmamalı mı?”

Türkiye, tarihte ilk kez bir İklim Kanunu çıkardı. Kâğıt üstünde net sıfır hedefinden karbon piyasasına kadar birçok kavram ilk kez yasal zemine kavuştu. Ancak, bu kanunun gerçekten olması mı gerektiği yoksa olmamasının daha mı faydalı olduğu sorusu, çevre ve politika gündeminde hâlâ tartışılıyor.

Kanunlar, yol haritası olmalı; ama aynı zamanda gerçek sorunları çözmeye hizmet etmeli. İklim Kanunu, kağıt üzerinde umut vadetse de, uygulamada ne kadar etkili olacağı belirsiz. Bugün hâlâ sıcak havalar devam ediyor, seller yaşanıyor, plastik atıklar doğayı kirletiyor. Böyle bir ortamda, aceleyle ve eksik hazırlanmış bir kanun, sorunları çözmekten çok, üzerini örtmekle kalabilir.

Peki, gerçekten böyle bir kanun olmalı mı? Ya da hiç olmaması daha mı iyi?

Bir kanunun varlığı, bazen yanlış bir güven hissi yaratabilir. Eksik ve yetersiz bir düzenleme, kamuoyunu yanıltabilir ve yetkilileri harekete geçmekten alıkoyabilir. İklim krizinin aciliyeti karşısında, “varmış gibi görünen” bir kanun, gerçek ve köklü çözümlerin önünü tıkayabilir.

Öte yandan, kanun olmadan önce var olan sorunlar, toplumda daha açık ve şeffaf tartışılır. Bu, belki de daha sağlam, kapsayıcı ve etkili politikalar geliştirmek için bir fırsattır. Aceleye getirilen kanunlar, çoğu zaman topu taca atmak, sorumluluğu ertelemek anlamına gelir.

İklim krizi, yalnızca teknoloji ya da yasalarla çözülebilecek bir sorun değil. Toplumsal bilinç, eğitim, adaletli geçiş politikaları ve yerelde uygulanabilir stratejiler gerektirir. Böyle karmaşık bir meselede, eksik ve yüzeysel bir kanun, sadece görünürde bir adım olabilir.

Sonuç olarak, iklim kanununun varlığı, eğer gerçek bir dönüşümü getirmiyorsa, zarar vermekten öteye gitmez. Belki de şimdi yapılması gereken, hızlıca bir kanun çıkarmak değil; kapsamlı, şeffaf ve toplumun her kesimini kapsayan bir sürecin hazırlanmasıdır. Böylelikle, kanun olmadan önce, gerçek bir fark yaratacak adımlar atılabilir.

Çünkü iklim değişikliği beklemez, aceleye getirilen çözümler de kalıcı olmaz. O yüzden, “kanun olmalı mı?” sorusunun cevabı, sadece kağıt üzerindeki metinlerle değil, o metnin arkasındaki samimi eylemlerle verilebilir.

“Bu kanunu çıkarmak yerine, sahadaki gerçek, acil sorunlara çözüm bulunmalıydı. Ülkemizin karşı karşıya olduğu diğer büyük problemler varken, iklimle ilgili sınırlamalarla uğraşmak ne kadar mantıklı?” diye sorgulayalım.
Bugün ülkemizde çözülmesi gereken sayısız sorun var. Eğitimden sağlığa, adaletten ekonomik eşitsizliğe kadar geniş bir yelpazede acil çözümler bekleyen meseleler duruyor. Böyle bir tabloda, sınırlı altyapı ve farkındalıkla çıkartılan kısıtlayıcı iklim yasaları, ne kadar gerçekçi ve öncelikli olabilir?

Belki de iklim kanunları çıkarmak yerine, mevcut sorunların üzerine cesaretle gidilmeli; yereldeki sıkıntılar çözülmeli; halkın bilinçlenmesi ve katılımı artırılmalı. Çünkü yasalar kağıt üstünde kalırsa, çevrenin ve toplumun karşı karşıya olduğu zorluklar büyümeye devam eder.

Bu nedenle, iklim kanunu meselesi sadece “kanun var mı yok mu?” sorusunun ötesinde; önceliklerin, kaynakların ve gerçek gündemin ne olduğu üzerine düşünmeyi gerektiriyor. Aceleyle, kısıtlamalarla dolu yasalar çıkarmak, sorunların üzerini kapatmak yerine, onları daha görünmez hale getirebilir. Ve bu, ne doğaya ne de insanlara hizmet eder.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.